Doğaya, Doğala Yolculuk Hikayesi
Doğala ve doğaya ulaşmak özelikle organik ‘doğaya dost’ üretim ve yaşam adına bir çok bilgi paylaşım sitemize hoş geldiniz.
Doğa ile Kalın, Sağlıklı Kalın…
Organik Tarım, insana, doğaya, bitkilere dost tarımsal üretim şeklidir. Organik Tarım ile bitkiler korunduğu gibi tabiat ve insan da korunmaktadır.
Organik tarım nedir? İnsan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların ve doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemidir.
Dünya’da havayı, suyu ve toprağı kirletmeksizin, erozyonu, toprağın tuzlulaşmasını, diğer hastalık ve zararlıların etkisini en aza indirecek tarımsal tekniklerin geliştirilmesine her geçen gün duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak, doğaya dost üretim metodu Organik Tarım olarak tanımlanmaktadır.
Organik tarımda ürün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer tüm işlemlerde, kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmamaktadır. Çiftçiler ve aileleri tarım ilaçlarına daha sık maruz kaldıkları için, Organik tarım, öncelikle çiftçi ve ailesinin genel olarak toplumun sağlığını korur ve iyileştirir. Organik tarım yaygınlaştıkça, tedavisi çok pahalı olan hastalıklara yakalanma oranları da azalacak ve ekonomi de dolaylı yoldan olumlu etkilenecektir.
Organik tarım, bitki nöbetleşmesi, yeşil gübre, kompost, “biyolojik zararlı kontrolü”nü içeren ve toprak üretkenliğini sağlamada mekanik işlemeye dayanan; sentetik gübre, pestisit, hormon, hayvan yem katkıları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımını reddeden veya sınırlayan tarım yöntemidir.
Görüldüğü gibi bir çok açıklaması bulunan organik tarım oldukça geniş bir yelpazede sürdürülebilir tarım ve gelecek için bir çok uygulamanın bir araya gelerek bütün oluşturmasıdır.
Organik tarım için birçok açıklama ve tanım var, ancak hepsi, dış tarımsal girdilerden ziyade ekosistem yönetimine dayanan bir sistem olduğunu belirtmek için birleşiyor. Sentetik gübre ve tarım ilaçları, veteriner ilaçları, genetiği değiştirilmiş tohum ve ırklar, koruyucular, katkı maddeleri ve ışınlama gibi sentetik girdilerin kullanımını ortadan kaldırarak potansiyel çevresel ve sosyal etkileri dikkate almaya başlayan bir sistemdir. Bunların yerini, uzun vadeli toprak verimliliğini koruyan ve artıran, haşere ve hastalıkları önleyen sahaya özgü yönetim uygulamaları alıyor.
“Organik tarım, biyoçeşitlilik, biyolojik döngüler ve toprak biyolojik aktivitesi dahil olmak üzere tarımsal ekosistem sağlığını destekleyen ve iyileştiren bütünsel bir üretim yönetim sistemidir. Tarım dışı girdilerin kullanımını tercih ederek yönetim uygulamalarının kullanımını vurgular. Bölgesel koşulların yerel olarak uyarlanmış sistemler gerektirdiğini, bu sistem içindeki herhangi bir belirli işlevi yerine getirmek için sentetik malzemelerin kullanılmasının aksine, mümkün olduğunda agronomik, biyolojik ve mekanik yöntemler kullanılarak gerçekleştirilir. ” Kaynak: (FAO/WHO Codex Alimentarius Komisyonu, 1999)
Organik tarım sistemleri ve ürünleri her zaman sertifikalı değildir ve “sertifikasız organik tarım veya ürünler” olarak anılır. Bu, varsayılan olarak sentetik girdi kullanmayan tarım sistemlerini (örneğin, toprak oluşturma uygulamaları olmayan ve araziyi bozan sistemler) hariç tutar. Organik tarım için üç farklı itici güç tanımlanabilir:
Organik tarım, ekolojik temelli haşere kontrollerini ve büyük ölçüde hayvan ve bitki atıklarından elde edilen biyolojik gübreleri ve azot fiksasyonunu kullanan tarım sistemi bitkileri örtün. Modern organik tarım, kimyasal kullanımın neden olduğu çevresel zarara bir yanıt olarak geliştirilmiştir. Geleneksel tarımda pestisitler ve sentetik gübreler ve sayısız ekolojik faydaya sahiptir.
Bu faydalar, daha yüksek tüketiciler için gıda maliyetleri ve genellikle daha düşük verim. Gerçekten de, organik mahsullerin verimlerinin, genel olarak geleneksel olarak yetiştirilen mahsullerden yaklaşık yüzde 25 daha düşük olduğu bulunmuştur. Ancak bu, mahsulün tipine bağlı olarak önemli ölçüde değişebilir.
Gelecekteki organik tarımın önündeki zorluk, iklim değişikliği ve artan dünya nüfusunun zorluklarını karşılarken çevresel faydalarını korumak, verimi artırmak ve fiyatları düşürmek olacaktır.
Sonraki mesaj